Erişim ve Tanıtım Portalı

DİYARBAKIR’IN TARİHÇESİ                                                  

Diyarbakır tarihinin, önceleri M.Ö.3000 yılına kadar uzandığı bilinirken, son zamanlarda Çayönü kazıları ile yapılan araştırmalar sonucunda uygarlık geçmişinin M.Ö.7500 yıllarına kadar uzandığı belirlenmiştir. Diyarbakır ve çevresinde Hurriler, Mitanniler, Hititler, Asurlar, Medler, Persler, Büyük İskender, Romalılar, Bizanslılar, Araplar, Selçuklular ve Osmanlılar hüküm sürmüştür.

Diyarbakır ismi, yakın zamanlara kadar Diyarbakır merkezinin de içinde bulunduğu geniş bir bölgenin adı olmuştur. Bu bölge, bugünkü Diyarbakır merkezinden başka Erbil, Erzen, Cizre, Hani, Silvan, Harran, Hasankeyf, Habur, Ceylanpınar, Rakka, Urfa, Siirt, Sincar, İmadiye, Mardin, Muş ve Nusaybin gibi pek çok yerleşim birimini kapsamaktadır. Kentin bilinen ilk adı Asur kaynaklarında “Amidi” olarak geçer. Daha sonraki Roma ve Bizans dönemlerinde “Amid”, “O’mid”, “Emid” ve “Amide”; Araplar ve Türklerin bölgeye gelmesinden sonra da “Kara Amid” olarak adlandırılan kent, Arap egemenliği döneminde yöreye yerleşen Bekr kabilesinin adından türeterek “Diyar-ı Bekr” olarak da anılmıştır. Türkiye Cumhuriyeti bu adı, 10 Aralık 1937 tarihinde, 7789 sayılı yasa ile “Diyarbakır” olarak kesinleştirmiştir.

 

Hazreti Süleyman Cami – Diyarbakır

Hazreti Süleyman Camii, Nasiriyye Camii Meşhed Camii, Murtaza Paşa Camii ve Kale Camii olmak üzere birçok isimle anılmaktadır. Minaresindeki kitabelerden anlaşıldığı üzere Nisanoğlu Ebul Kasım tarafından 1155-1160 yılları arasında yaptırılmıştır.

İç Kalede, Oğrun Kapı’nın güneyindeki burcun kenarında yer alan caminin en önemli özelliği Hz. Ömer döneminde Diyarbakır’ın fethinin buradan başlamasıdır. Caminin bitişiğinde Osmanlılar Dönemi‘nde yapılan Halid Bin Velid’in oğlu Süleyman ile Diyarbakır’ın İslam orduları tarafından alınışı sırasında şehit düşen diğer sahabelerin burada yattığı Meşhed bulunmaktadır. Sahabelerin burada olması burayı bir ziyaretgâh haline getirmiştir. Yapı günümüzde de geçmişten gelen önemini korumakta ve hala ziyaret yeri olma özelliğini devam ettirmektedir.

Cami 1631-1633 yılları arasında Vali Silahtar Murtaza Paşa tarafından yanındaki meşhedle birlikte esaslı bir onarım görmüştür. Eğimli arazi üzerine kurulan cami, farklı dönemlere ait yapılarla bir topluluk haline gelmiştir. Batısında bir Sahabeler Türbesi, namazgâh ve bir çeşme bulunmaktadır. Kuzeyinde de bir türbe ve bir çeşmeye yer verilmiştir. Cami kuzey-güney doğrultusunda dikdörtgen bir alanı kaplamaktadır. Kuzeyinde bulunan son cemaat yerinden harime geçiş sağlanmaktadır. Caminin iç kısmında mihrap nişi ve tavandaki kalem işi süslemelerle sınırlı kalan yapıda süsleme unsurları cephede kitabe olarak karşımıza çıkmaktadır. Caminin kuzey doğusunda kare gövdeli bir minare yer almaktadır. Minarenin gövdesi silmeli yazı kuşaklarıyla beş bölüme ayrılmıştır. Kalker üzerine sülüs yazı kullanılan kitabelerde harflerin araları Rumi ve palmetlerin işlendiği kıvrık dallarla hareketlendirilmiştir. Kitabeler yarım oluk ve düz bir silme ile üç yönden çevrilmiştir. Minarenin doğusunda yer alan kitabe güneyindeki kitabeye göre daha sağlam durumdadır.

Kaynak: Sur Belediyesi

Ulu Camii – Diyarbakır

Diyarbakır Ulu Camii şehrin merkezinde yer alır. Yapım tarihi kesin olarak bilinmemektedir. MS 639 yılında Müslümanlar tarafından Diyarbakır feth edilmiş ve kentin en büyük kilisesi olan Mar Toma Kilisesi camiye çevrilmiştir. Anadolu’nun en eski camilerindendir. Müslümanlar tarafından 5. Harem-i Şerif (Mukaddes Mabed) olarak bilinir. 1091 yılında esaslı bir onarım geçirmiştir. Plan itibariyle Şam Emeviye Cami’nin Anadolu’ya yansıması olarak yorumlanır. Camiye Diyarbakır’da hüküm sürmüş bütün devletler büyük önem vermiş ve onarmışlardır. Büyük Selçuklu Hükümdarı Melikşah, İnal ve Nisanoğulları, Anadolu Selçuklu Hükümdarı Gıyaseddin Keyhüsrev, Artuklular, Akkoyunlu Hükümdarı Uzun Hasan ve Osmanlı Padişahlarından bir çoğuna ait kitabe ve fermanlar camiinin muhtelif yerlerinde görülmektedir.

Hasan Paşa Hanı – Diyarbakır

Hasan Paşa Hanı Ulu Cami’nin doğusundadır. Osmanlı Dönemi Valilerinden Vezirzade Hasan Paşa tarafından 1573 yılında yaptırılmıştır. Avlulu, iki katlı olarak inşa edilmiştir. Avlunun ortasında sütunlu ve üstü kubbeli bir şadırvan bulunmaktadır.

TIKLA HEMEN ARA
WhatsApp Whatsapp Rezervasyon